27 Haziran 2012 Çarşamba

“The Great Masters”

Eşimin ağbisinin ziyareti dolayısı ile sıkı bir İstanbul tatiline girmiş bulunmaktayız.
Turumuza önce hipodromdaki Gazi koşusuyla başladık, benim için fazla kalabalıktı ama gene de hoş bir gün geçirdik diyebilirim.  Ertesi gün kendimizi Güzelce de denize girerken bulduk, sonraki gün de havuz derken, bugün havanın yağışlı olması sebebi ile yaz modundan çıkıp rotamızı Karaköy e çevirdik.
Karaköy e gidince uğramadan geçmediğimiz Güllüoğlu ziyafetinden sonra, vardık Tophane-i Amire’ye. 4 yaş üstü çocuklar içim daha çok tavsiye edebileceğim bir sergi. Mete de takıldı bizle, sorun olmadı ama Maya çok ama çok keyif aldı diyebilirim. Van Gogh sergisine gidenler bilir, çok etkileyici bir sergi idi, ama benim ufaklıklara biraz fazla karanlık ve yüksek sesli gelmişti.
“The Great  Masters” interaktif bir sergi, ama daha rahat bir ortam. Girişte isterseniz size bir kulaklık veriyorlar ve dinlemek istediğiniz eserin yanına gidip dinleyebiliyorsunuz. Tabi ki Maya içinde aldık bir tane ve tüm sergi salonunu kendi gezdi diyebilirim, hepsininin yanına gidip uzun uzun dinledi anlatılanları, hatta bir ara bana dönüp “ anne bak bunu da Michelangelo yapmış” dedi.
Da Vinci zaten hep bayıldığım bir sanatçı olmuştur. Geçen sene Meydan da kurulan sergisine de gitmiştik ve çok beğenmiştik, ama burda daha küçük modeller var ve anlatıcı da olunca daha çok detay öğreniyorsunuz. İtiraf edeyim bazıları bana daha çok Zihni Sinir projesi gibi geliyor ve acaip eğleniyorum baktıkça.
Tophane-i Amire zaten başlı başınca çok güzel bir mekan bir de böyle güzel bir sergi ile donanınca iyice güzelleşmiş. Orjinal herhangi birşey görmeyi beklemeyin, hepsi uyarlama tabi ki zaten Michelangelo’nun fresklerini getirmeleri nasıl mümkün olsunJ Ama anlattıkları detaylar çok güzel, çok uzatmadan net bir şekilde anlatmışlar nelerin dikkat çekici olduğunu.Kimbilir belki Mete de kulaklık takmaya bu kadar itiraz etmeyip birşeyler anlatıldığını keşfetseydi, çok da eğlenebilirdi.
Sergi girişinin hemen karşı salonunda ise öğrenciler tarafından hazırlanmış “Sanata Dönüşüm Atık Metal Heykel” sergisi vardı ki o da kesinlikle görülmeye değer, ve daha çok her yaş grubu çocuğa hitap ediyor. Heleki bir yağmurda yürüyen adam heykeli vardı ki alıp eve götüresim geldi, müthiş bir çalışmaydı bence.
Sergi turumuza daha sonra vapur sevdası da ekleyip kendimizi Haliç e doğru giden ilk vapura attık, aslında amacımız bir de teleferikle Pierre Loti ye çıkmaktı ancak teleferiğe varınca gördüğümüz sıra, yukarı çıkıp sonra da vapura yetişmemizin imkansız olduğunu gösterdi. Neyse bir daha ki sefere diyerek Eyüp te ufak bir çay, dondurma molası verip vapurmuzla geri döndük, en çok yorulanımız Maya sonunda vapurda uyuya kaldı, tüm bu turu da arabamızı bırakıp tünel ve metro ikilisi ile gerçekleştirince , babamıza da Maya yı dönüş yolunda taşımak düştü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder